ismail soysal
  Yazılarınız
 
İnanın bana, şu an bu yazıyı içimdeki saf ve temiz saygı dolu bir aşk'la yazıyorum...O'nu hala seviyorum,aşığım demiyorum...Ama bu yazıda ona ne kadar sırıl sıklam aşık olduğum aklıma geliyor aslında..Şimdi,şu an yanımda olması için neler vermezdim bilemezsiniz..Çünkü; o benim yarım kalan,hiç yaşayamadığım diğer hayatım dı.O trafik ışığında, ben o hayatımı kaybettim... YER :Bahçelievler Mah.Turgut Reis Cad.(Körfez Pastanesi Karşısı) ANTALYA ADI : DİLEK (şu an muhtemelen 26-27-28 yaşlarında.)(Yukarıda belirtmiş olduğum adreste oturan HALA'sının yanına,BURSA'dan tatil için gelmişti) O tarihte, tam o binanın sağ çapraz karşısında bir dükkan da çalışıyordum.Dükkanda iş olmadığı zamanlarda,kapının önüne bir tabure koyup oturup vaktimi etrafı izleyerek geçirirdim.Yine böyle bir gün ve herzamanki gibi dışarıda oturuyorum.Bir an gözüm,sağ çapraz karşımda olan turuncu renkli binanın ön balkonuna kaydı(3 veya 4. kat tam hatırlayamıyorum)..Balkon demirine kollarını koymuş ve çenesinide kollarının üzerine yaslamıştı,O'nu gördüm !!! Dikkatimi çekti. Sanki gözleri bana dönük oturuyor gibiydi ama bundan da tam olarak emin değildim..İçimden elimi kaldırıp sallamak geldi,yaptımda...Fakat bir tepki vermedi,o an anladım bana bakmadığını.Kimbilir neler düşünüyordu,nerelere dalıp gitmişti..Ne bileyim,beni farketsin istedim ve tekrar elimi sallayarak ıslık çaldım biraz da yırtındım.Beni farketti !!! irkildi !!! ve sen gerizekalı mısın ? dercesine vücut dilini kullanarak sinirli bir şekilde içeri girdi...O an utandığım kadar hayatım boyunca hiç utanmadım.İçine düştüğüm durumu nasıl anlatsam bilmemki !!! Düşünün ;okul'un en korkulan öğretmen'i,sizin de sınıf öğretmeniniz...Size bir ödev veriyor ve siz kitap'ın yüzüne bile bakmadan ertesi gün okula gidiyorsunuz.Ders o öğretmen'in dersi ve sıraların arasında dolaşarak kimi tahtaya kaldıracağının planlarını yapıyor.Sizde korku dolu bekleyiş içinde ''ALLAH'ım lütfen beni kaldırmasın diyerek dua ediyorsunuz.....İşte bana baktığı an bende böyle oldum..''ALLAH'ım lütfen aşağı inip beni rezil etmesin diye dua'lar ettim.Bir müddet bende içeri kaçtım. Tekrar dışarı çıkıp oturdum ve birkaç dakika sol tarafa baktım.Fakat içim içimi yiyor,orada mı değil mi diye kaçamak gözlerle baktım ve orada olmadığını görünce rahatladım.Ama gözlerim hala o balkonda.Tekrar çıkacak mı diyerek resmen tutuklu kaldım..Sanki bir mahkum'um ve gökyüzüne açılan tek pencerem o balkon.Yakın değildi fakat uzak da sayılmazdı bana.Çok fazla geçmedi ki!! tekrar balkonda belirdi,ayakta duruyordu ve balkon demirine yaslanmıştı.1.70 boylarında,koyu Etrafa bakıyordu.Kaçamak da olsa bana tekrar baktı ve nefes bile almadan o'na baktığımı gördü.Gözlerimi kaçırmaya fırsat bile bulamamıştım.Yanaklarım alev gibi oldu,bana baktığı anda.Tekrar sandalyesine oturdu,arada bir bana bakıyordu.Ne cesarettir ki!! bana baktığını farkettiğim an tekrar el salladım, heyecanla karışık gülümseyerek.Yine sinirlendi,yanaklarını şişirerek,püffffffff dediğini anladım.Bir hışımla kalkıp içeri girdi.. Bu arada benimde patronum geldi ve içeri girmek zorunda kaldım.Yapmamı istediği birkaç iş gösterdi ve çalışmaya koyuldum.Tabi buna çalışmak denirse !! Aklım balkonda,gözüm patronda 1 saat kadar içeride çalıştım...Müşteriler geldi onlarla ilgilendim vs vs vs.patron ''Ben bir-iki saate gelirim'' diyerek çıkıp gitti.Dünyalar benim olmuştu sanki,o gün maaş günümdü ve inanın bana para aklımda bile yoktu. renk saçları vardı.Yanakları hafiften kırmızıya çalıyordu beyaz teninde.çok zayıf değildi ama balık eti de sayılmazdı.Ne diyebilirim ki !!!! çok güzeldi ve hiç yerinden kıpırdamayacağını bilsem, inanın bana yemek bile yemeden günlerce o şekilde o'na bakabilirdim. Balkona bakarak dışarı çıktım ve o'nu bizim dükkana bakarken yakaladım.Elimi kaldırdım ve parmağımla ''senii seniiiiiii'' dercesine el işareti yaptım gülümseyerek.O'da ne var ne oldu gibisinden el hareketi yaparak omuzlarını kaldırdı.Afra tafra yaparak içeri girmeyi de ihmal etmedi tabiki...Yine tabureme oturup bekledim, yine çıkacağından emin bi şekilde...Tabure'nin mesafesini duvardan biraz açarak sırtımı duvara yaslayıp tekrar oturdum ve başladım sallanan sandalye de sallanıyormuş gibi sallanmaya. Hem sallanıyor diğer yandan da gözlerimi balkondan ayırmıyordum.Bir an balkondaki pencerenin perdesinin aralandığını farkettim...Anladım !!!! perde arkasından, yine balkona bakıp bakmadığımı görmeye çalışıyordu...YAKALADIIIIIIIIIIM SENİİİİİİİİ diyerek yerimden kalktım balkona bakarak...Seri bir hareketle,perdeyi kapattığını görünce de tamamen emin oldum bana baktığına.Bu yaptığı hareket beni çok sevindirdi.Çünkü!! anladım ki,varlığıma o da alışmıştı. Yaptığı hareketin vermiş olduğu utançla olacak sanırım,yaklaşık 1 saat kadar balkona çıkmadı..O taburede açlık ve bel ağrısı ile karışık 1 saat kadar bekledikten sonra tekrar balkona çıktığını gördüm.Fakat yalnız değildi.Birtanesi biraz yaşlıca olan 2 bayanla birlikte balkona çıktılar..Sandalyeler koyuldu ve bir soh bettir aldı başını gitti.Sonra bir amca daha sandalyesi ile sohbete katıldı..Tabiki arada bir başını eğerek bana bakmayıda ihmal etmiyordu.Gözlerim hep onda olduğu için,ne zaman bana baktığını ve nezaman sohbete katıldığını görebiliyordum.Tabi ki ben de, bana her bakışında gülücük atmayı ihmal etmiyor değildim.Hani tabure de sallanıyordum dedimya !!! Bana tekrar bakışında,ona bakmak için doğrulurken.Tabure nin yere basan ayakları bir anda kaydı ve ben tabir-i caiz ise DÖT üstü yere oturdum..gözlerim tam onda iken...Ve bomba gibi bir kahkaha atarak içeri kaçtı....Bende çok güldüm ama kendi halime değil,o'nun haline güldüm. Düşünsenize,ortada fol yok yumurta yokken yanınızda oturan biri kahkaha patlatarak içeri kaçıyor.....!!!!!!!! yemin ederim belki yarım saat güldüm..Utançla yan mutfak balkonundan çıktığını gördüğümde,dayanamayıp bi daha kahkaha patlattım,tabiki o da gülüyor...ve bir yandan da bana '' ALLAH iyiliğini versin dercesine el hareketi yapıyor.Her neyse orada karşılıklı biraz gülüştükten sonra kendini toparlayıp yüzünü ovuşturarak içeri girdi ve ön balkonda tekrar belirdi. Nasıl desem,benim düşmemle birlikte paylaştığımız o kahkaha dolu dakikalar bizi birbirimize yakınlaştırdı sanki.Aradaki berlin duvarı bir anda yıkılıp tarih oldu ve birbirimize bakışlarımız çok değişti.Mutluluğumu tarif etmek inanın çok zor. Onlar sohbet ederken, benim de patronum geldi.Saat 16:00 17:00 civarıydı.İçeri girdik.Çalıştık biraz...aralarda birkaç saniyeliğine dışarı çıkıyor o'na bakıp içeri giriyordum.Sanki çıkacağım saniyeleri bekliyormuşcasına,çoğunlukla gözgöze geliyorduk.Çok güzel bir duygu bu anlatamam....duyguları körelmiş olan insanlar,bütün bu anlattıklarımı bir saçmalık olarak nitelendirebilirler.Ama !!!! acısını çekenler, aşk'ı anlattığımı anladılar çoktan. Saat 20:30 civarında patronum,'' hadi ben kaçtım..sen de saat 21:30 gibi kapatırsın'' diyerek çıkıp gitti.....İnanın o gün yemek bile yemememe rağmen,hiç açlık hissetmiyordum.Hemen dışarı çıktım ve yerime oturdum.Bir kaç saniye sonra da aşk'ımı gördüm,elinde çay tepsisi ile balkona çık Çay servisi bitti,soh mış ikram yapıyordu.Sanki o tepside bir bardak ta benim çayım varmışcasına bana baktı ve kendi çayını alarak yerine oturdu...Ben durur muyum !!!! hemen kapanmak üzere olan çaycıya koştum ve dökülmeden önce çayın sonunu yakaladım.Bir bardak çay aldım ve yarın sabah dükkandan alırsın bardağını diyerek dükkana geri döndüm.Dükkanın bütün ışıklarını yaktım ki,dükkanın önü tamamen aydınlansın da elimdeki bardağı görsün..Birlikte yudumlarken bardağı,sanki karşılıklı içiyor gibiydik. betler bitti ve herkes içeri girdi.Saat 22:30 falandı...hergün saat 21:30 olsunda,kapatıp evime kaçayım diyen ben...Bırakın dükkanı kapatmayı !!! eve gidip uyumak bile istemiyordum..15-20 dakika falan ya geçti ya geçmedi,balkona tekrar çıktı.Kolları balkon demirinde,çenesi de kollarının üzerinde oturdu karşıma.İkimizde suskunduk fakat bakışlarımızda o kadar çok gevezeydik ki anlatamam.Bırakın başımı çevirmeyi,göz kapaklarım bile rutin görevinden kaytarıyordu.Öylece bakıştık hep.Nasılsın dedim vücut dili ile... iyiyim dedi vücut dili ile...saçlarını açsana dedim vücut dili ile...saçlarını açtı,bizzat kendi eli ile....böyle çok güzel dedim vücut dili ile....teşekkür etti vücut dili ile....ve yine bakışmalara devam ettik.Ama sıradan bakışmalar değildi ki onlar,neler neler konuştuk bi bilseniz..Her neyse Saat 01:00 falan oldu ama bu arada evden gelen telefonları siz tahmin edin....Annemler !!!!! aman oğlum nerde kaldın,gelmiyomusun,baban çok kızdı çabuk eve gel vs vs vs....Daha sonraki günleri de düşünerek anneme dedim ki !!!! '' Anne,bir otel açılışı olacakmış bi kaç güne kadar. Bütün işlerini biz yapıcakmışız,bugün malzemelerini hazırladık birazdan patron beni bırakıcak zaten eve '' Tabiki inandılar.. İstemeye istemeye de olsa dükkanı toparlamaya başladım içim kan ağlayarak,ışıkları söndürdüm ve kapıyı kilitledim..Apartmanın önünden geçerken bile gözgözeydik..İyi akşamlar diyerek el salladım o da karşılık verdi..Ve arkama baka baka oradan uzaklaştım.İnanır mısınız?sandalyesini benim uzaklaştığım yöne çevirerek gidişimi izledi.Hoşuma gitti bu hareketi..Yanından geçtiğim bir sokak lambasının altına geçerek,ışığından el hareketimi göreceğini tahmin ederek el salladım.O da el salladı,yerinden doğrulup içeri girdi.. Ogün belki 6 km yol yürüdüm ki!!! yürüyeceğimi zaten biliyordum. Dolmuş,minibüs falan kalmamıştı.Eve girdim sessizce ve hemen yattım.Ama ne mümkün uyumak,sağa dön sola dön uyku yok...hep onu düşünüyordum ve kendi kendime soruyordum.'' daha önce niye farketmemişim'' ''neden tek başına dışarı çıktığını göremiyorum...ne zaman çıksalar ya hep birlikte ellerinde plaj şemsiyesi denize gidiyorlar ya da hep birlikte gezmeye...neden acaba'' diye.Her neyse güç bela sabahı ettim. Her sabah saat 09:00 da açtığım dükkanı sabah saat 07:30 da açıyordum..sabahları buluşuyorduk balkonda.gülümsemeler,bakışmalar, işaretleşmeler.....hergünümüz diğer bir günden daha çok aşık olarak yarım yamalak uykusuz geçen günlere inat güneşleri batırıyorduk... ''Taaki o güne kadar''....!!!!!!!! Sabah saat 10:00 civarıydı,hergün olduğu gibi yine balkonda kahvaltılarını yapıyorlardı...Fakat bir gariplik vardı ve anlam veremediğim bir suskunluğu ve bakışları vardı.Tedirgin oldum.Kahvaltı bitti ve masayı top arlamaya koyuldular.İçeri her girip çıkışında yüzündeki gördüğüm ifade yolunda gitmeyen bişeylerin olduğunu hissettirdi bana.Saat 12:00 civarıydı.Dışarıda oturuyordum ve binadan dışarı çıktıklarını gördüm...Yaşlıca olan bayan,bir bayan daha ve bizim ki,,,biryere gidiyorlardı ve çaktırmadan bana dönüp..!!! '' gelicem bekle '' işareti yaptı.Her neyse 2 saat kadar sonra ellerinde birkaç mağaza çantası ile geri döndüler.10-15 dakika bile geçmeden,balkona çıktı.Durgundu hüzünlü gibiydi ve boş boş bakıyordu sanki...Biraz sonra da diğerleri çıktılar balkona..Herkes neşe ile sohbet ederken bizimki sanki drama oynuyordu..İyiden iyiye huzursuzluğum arttı.Tadım kaçtı !!! Dükkanda ki işleride sallıyordum,patrondan laf işitir olmuştum..O gün akşama kadar patron başımda çalıştık durduk.İnat ediyordu sanki güneş batmamaya ve patron da beni yalnız bırakmamaya.Ama eninde sonunda o güneş batacaktı ve patronda evine gidecekti..Sabrettim...Derken, güneş kayboldu ve patronda evin yolunu tuttu. Dışarı çıkıp oturdum fakat onlar hala muhabbetlerine devam ediyorlardı....Saat 23:00 falandı kalkıp içeri girdiler,bir kaç dakika sonra tekrar balkona çıkıp oturdu..Sürekli gözlerini sildiğini farkettiğim an,ağladığını anladım..Çok kötü oldum ve merak içindeydim..Ne oldu neden ağlıyorsun diye sordum işaretlerle,yok bişey dedi.Ama bişeyler vardı.O şekilde 1-2 saat kadar oturduk,sonra yerinden kalktı ve içeri girdi.10 dakika sonra iki apartman arasındaki mutfak balkonuna çıktı,ışığı yaktı.Bana bişeyler göstermeye çalışıyordu,yerimden kalkıp mutfak balkonunun altına kadar geldim.Yere bir şey attı ve al onu diyerek içeri girdi..Yerden aldım;bir mandala sıkıştırılmış katlanmış bir kağıt vardı.Hemen dükkanın önüne gittim,içini açtığımda birtane yüzük yere düştü.Yüzüğü elime aldım ve yazılı olan kağıdı okumaya başladım ve bir anda dünyam karardı sanki.....'''Aynen şunlar yazılıydı''' !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! MERHABA,ADIM DİLEK BURASI HALAMIN EVİ,BURSA'dan TATİLE GELDİK.YARIN SABAH GİDİYORUZ.BU YÜZÜĞÜN BİRİ BENDE DİĞERİ SENDE...SENİ SEVİYORUM Ağladım tutamadım kendimi...o balkonda ben dükkanın önünde ağladık..Kalktım içeri girdim,bir kağıt parçası aldım elime ve yazdım...ADIM ŞEMSİ DÜKKANIMIZIN NUMARASI ŞU......BENİ MUTLAKA ARA SENİ ÇOK SEVİYORUM.BU YÜZÜĞÜ HİÇBİR ZAMAN ÇIKARMİCAM Hemen oturduğu balkonun altına giderek seslendim..SABAH BU NOTU MUTLAKA BURADAN AL.. diyerek koyduğum yeri gösterdim.Her neyse,o gece sabah saat 03:30 Sabah saat 09:00 gibi binanın önüne bir taksi yanaştı ve kornaya bastı.Anladım !!!! gideceklerdi !!! o duyguyu tarif etmem olanaksız..Halası ve diğer bayan ellerinde çantalarla DİLEK'ten önce aşağı indiler arkalarından da DİLEK.....Ve lanet olsun ki!!!!!!! benim yazdığım notu koyduğum yerin yanında Halası duruyor.Diğer bayan da taksici ile bagajı yerleştiriyorlar...DİLEK bir bana bir de not'un bulunduğu yere bakmaya çalışıyor fakat halası ona sarmaş dolaş sarıldığı içinde alamıyordu...Ağlamaya başladı,halası kendisi için ağladığını sansa da, ikimizde birbirimiz için ağlıyorduk..Sarılarak taksiye yaklaştırdı sonra öperek taksiye bindirdi...Nadiren halasına,çoğunluklada bana bakıyordu...Kahroldum...Taksi hareket ettiğinde ise ne yapacağımı şaşırmıştım..gidiyordu...göz göre göre O taksiyle hayatımdan çıkıp gidiyordu.. Hemen yan taraftaki kuaför arkadaşın bisikletini kaptığım gibi yola fırladım..Nasıl pedal çeviriyordum size anlatamam..İleride Taksiyi gördüm fakat yeşil ışığın son saniyesini yakalayarak karşıya geçti.Ben ise durmayacaktım,araba çarpacak olsa bile o ışıktan karşıya geçecektim.Derken bir minibüs, bana geçecek yer bırakmayacak kadar kaldırıma yanaştı ve ışıkta durdu.Bisikleti elime alıp kaldırıma çıktım ve minibüs'ün diğer tarafından yola tekrar indim.Ama arabaların ardı arkası kesilmemişti ve bu yüzden karşıya geçemedim....Sonuç olarak o bir araba ben ise bisikletliyim..Yakalamam imkansızdı... Anlayacağınız,''' O'na BİR BALKONDA AŞIK OLDUM VE BİR TRAFİK IŞIĞINDA KAYBETTİM''''ve daha da çok üzüldüğüm adım'ın ŞEMSİ olduğunu dahi bilmiyor 'a kadar oturduk ağlamaklı..2-3 defa evden telefon geldi ve eve gelmeyeceğimi dükkanda yatacağımı söyledim..Beni hiç yalnız bırakmadı saat 03:30 a kadar,fakat sonra halası olduğunu öğrendiğim bayan balkona çıktı ve ''Hadi yatmıyormusun artık'' diyerek içeri çağırdı..hemen girmek istemedi ve bir-iki dakika daha oturdu sonra iyi geceler diyerek içeri girdi..Sabah belki erken giderler,uyursam göremem diyerek korkumdan uyuyamadım.. du.. Onsuz boş balkona bakmak çok dayanılmaz bişeydi inanın....Ancak bir hafta dayana bildim ve istifa ettim. Belki şimdi evli ve 2 çocuklu belki de hiç evlenmedi....belki beni unuttu belki de benim onu düşündüğüm gibi o da beni düşünüyor..Bazen aklıma geliyor,acaba şimdi ne yapıyor,mutlumu Mutlaka benim olduğu gibi,onunda sevgilileri olmuştur.sevmiştir,terkedilmiştir,hastalanmıştır iyileşmiştir.Gerçek dostları olmuştur,yalan dostları olmuştur,başarılı olmuştur başarısız olmuştur,sinemalara kafelere gitmiştir,gülmüştür ağlamıştır............... 15 sene boyunca,acısıyla tatlısıyla bir yudum hayatı birbirimizden habersiz birlikte yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.Allah korusun şu an hayatta da olmaya bilir.Ama vefat etmiş olsaydı,onu her düşündüğümde içimi buruk bir acı kaplardı....... Sizler gibi o da bu yazıyı belki okuyacak belki de okuyamayacak.Eğer okuyorsa,kendisinden bahsedildiğini tahmin ederek telefona sarılıp halasını araya bilir !!! .. '' Hala,sizin apartmanın karşısında Körfez Pastanesi varmı?..Zaten bu telefon görüşmesini yaptığı anda beni hatırlayacaktır...İnsan yaşadıklarını unutabilir mi?hele hele yaşadığı aşk'ı,döktüğü gözyaşını...Bence unutmamıştır haksız mıyım? ile balkonda tanıştık...işaretleştik ve birbirimizi çok seviyoruz...bana telefonunu adresini verirmisiniz? imkansııız !!!!....Kız arkadaşlarımdan birini göndermek istesem,Git dilek'in arkadaşı olduğunu söyle adresini telefonu nu al.... Dilek Antalya lı değilki arkadaş olsunlar.....Tek yapabildiğim, her yaz oraya gidip balkonun karşısında bir sigara yakıp balkona bakmak...''' Acaba bu yaz geldiler mi?''' diye.Ama, çalışıp para kazanmam gerektiği için sürekli gidemiyordum...gittiysemde göremiyordum... İşte böyle sessiz bir aşk hikayesiydi 15 sene önce yaşadığım...Ama şu varki,Volümü en yüksek aşk'lar bile eline su dökemezdi,benim sevgimin.Ve hala da dökemez. Cesaretsizliğimden, hiç halası'na gidipte DİLEK nerde diye soramadım ki!! soramazdım da...Düşünsenize; gidiyorum halasına biz dilek ?!!! mutsuzmu?!!! O bensiz ben onsuz da olsam o yaşıyor,bunu hissediyorum..... YAZAN;don't you cry tonıght
 
  Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol